05 Mayıs 2024 - Pazar

Şu anda buradasınız: / RASÛLULLAH (S.A.S.)’İN DİLİNDEN MUVAHHİD MÜ’MİNİN SOSYAL AHLÂKI
RASÛLULLAH (S.A.S.)’İN DİLİNDEN  MUVAHHİD MÜ’MİNİN SOSYAL AHLÂKI

RASÛLULLAH (S.A.S.)’İN DİLİNDEN MUVAHHİD MÜ’MİNİN SOSYAL AHLÂKI ABDULLAH DÂİ

Âlemlerin Rabbi Allah Teâlâ, değişmez sünnetinden birisini şöyle beyân buyurur:
“Ey insanlar, sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eşini yaratan ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türetip yayan Rabbinizden korkup sakının.”1
“Ey insanlar, gerçekten, Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler (şeklinde) kıldık.”2
“Onlar, Rabbinin rahmetini mi paylaştırıyorlar? Onların dünya hayatındaki geçimliliklerini aralarında Biz paylaştırdık. Bir kısmı diğerine iş yaptırsın diye, derece bakımından Biz, onların bazısını bazısına üstün kıldık. Rabbinin rahmeti, onların biriktirdikleri şeyden daha hayırlıdır.”3
Yegâne Rabbimiz ve kendisinden başka kanun koyucu olmayan İlâhımız Allah Azze ve Celle, insan kullarını birbirine ihtiyaçlı ve beraber yaşayacak bir şekilde yaratmıştır... Dünyanın neresinde olursa olsun, insanların her birinin ayrı ayrı tek başlarına yaşamaları mümkün değildir... Fıtratları gereği birbirlerine muhtaçtırlar, dolayısıyla beraber yaşamaya mecburdurlar... Beraber yaşamak zorunda olan insan kullarına ahlâkî kurallar koyan ve onların dosdoğru yolda yürümeleri için vazifeli hayat örneği kıldığı en son Rasûlü Muhammed (s.a.s.)›in tebliğ etmesiyle bu kuralların yaşanmasını emreden Rabbimiz Allah şöyle buyurdu:
“Allah’a ve Rasûlü’ne itaat edin!”4
Bu İlâhî emre, ancak Allah’a ve Rasûlullah (s.a.s.)’e iman eden ve imanlarında hiçbir şüpheye düşmeyen muvahhid mü›min Müslüman şahsiyetler tâbi olup itaat ederler...
Hatırlatmanın ve nasihat etmenin muvahhid mü’min kullara faydalı olacağına inanan bir muvahhid mü’min kul olarak, bu ahlâkî kurallardan bazılarını hatırlatmak isteriz!..
1-Muvahhid mü›minler iyi niyetlidirler
Toplum içinde yaşayan her muvahhid mü’min, iyi niyetli olmalı... Mü’min Müslümanlara karşı, kardeş ve dost oldukları için hayırlarını düşünerek iyi niyetli olurken, Müslüman olmayan kitaplı veya kitapsız gayr-i müslimlere onların hidayetini istemek ya da şerrlerinden emin kılınmak için duacıları olup iyi niyet sahibi olmalıdır...
Bu konuda, yegâne önderimiz Rasûlullah (s.a.s.)’in beyânlarından bazıları şunlardır!..
a- Emiru’l-mü’minin İmam Ömer İbnu’l-Hattâb (r.a.)’ın rivayetiyle şöyle buyurur Rasûlullah (s.a.s.):
“Ameller, ancak niyete göredir. Herkese ancak niyet ettiği şey vardır.
Her kimin hicreti, Allah’a ve Rasûlü’ne ise, onun hicreti Allah’a ve Rasûlü’nedir. Kimin hicreti, elde edeceği bir dünya yahut evleneceği bir kadın içinse, onun hicreti de hicret ettiğinedir.”5
b- Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet eder.
Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurur:
“İnsanlar, (amellerindeki) niyetlere göre haşredilip hesaba çekilirler.”6
c- Ebû Hüreyre (r.a.)›dan.
Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:

“Mü’min, saf-temiz ve ikram sahibidir. Bozguncu (fâcir) insan ise (daima) aldatıcı, alçak ve cimridir.”7
d- İbn Ömer (r.anhuma) anlatır.
Rasûlullah (s.a.s.) şöyle dua etti:
“Allah’ım, şu iki adamdan, Ebû Cehil (Amr b. Hişâm) ve Ömer İbnu’l-Hattâb’dan Sana en sevimli olanı ile İslâm’ı aziz kıl!”
Sonra:
“Bu iki kişiden Allah’a en sevimlisi Ömer’dir.”8
2- Mü’minlerin Kardeşliği
Toplumsal ahlâkı, Kur’ân ve Sünnet ölçüsünde olan muvahhid mü’minler, kendi aralarındaki iman kardeşlik ahkâmına çok dikkat etmeli ve her iman ehli fert, üzerine düşen görevi hakkıyla yerine getirmelidir... Mü’min Müslüman kardeşine karşı sevgi ve saygısında bir kusur işlememeli, kardeşlerine değer verip kıymetini bilmelidir... Hele hele İslâm topraklarının çağdaş zalim tâğûtî güçler tarafından işgal edilip, Allah’ın hükmüyle hükmedilmesinin yasaklandığı, İslâm ahkâmının hayattan çıkarıldığı, işgalci tâğûtların yasalarının geçerli kılınıp muvahhid mü›min Müslümanların esaret altında tutulduğu bir dönemde İslâm kardeşliğine çok daha değer verilip önemsenmelidir...
“Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup düzeltin ve Allah’tan korkup sakının, umulur ki esirgenirsiniz.”9 buyuran Rabbimiz Allah Teâlâ, katıksız iman eden ve kendisine itaatkâr olup emrolundukları gibi kulluk görevlerini yerine getiren muvahhid mü’min kullarının vasıflarını şöyle beyân ediyor:
“Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin velîleridirler. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılar, zekâtı verirler ve Allah’a ve Rasûlü’ne itaat ederler. İşte Allah’ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz, Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.”10
Yegâne önderimiz ve hayat örneğimiz Rasûlullah (s.a.s.), mü’minlerin kardeşliği için şunları beyân ediyor!..
a- Enes b. Mâlik (r.a.)’ın rivayetiyle Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurur:
“Hiçbiriniz, kendiniz için arzu ettiğinizi kardeşiniz için arzu etmedikçe, (kemâliyle) iman etmiş olmaz.”11
b- Nu’mân b. Beşîr (r.a.) rivayet eder.
Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurur:
“Bütün mü’minleri, birbirlerine merhamette, muhabbette, lütufta ve yardımlaşma hususlarında sanki bir vücud misali görürsün! O vücudun bir organı hastalanınca, vücudun diğer kısımları birbirlerini hasta organın elemine -uykusuzlukla hararete- ortak olmaya çağırırlar.”12
c- Nu’mân b. Beşîr (r.a.)’dan.
Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“Müslümanlar, bir adam gibidir. Gözü ağrırsa, bütün vücudu ağrır. Başı ağrırsa, bütün vücudu ağrır.”13
d- Ebû Hüreyre (r.a.)›ın rivayetiyle şöyle buyurur Rasûlullah (s.a.s.):
“Birbirinize hasedlik çekmeyin! Müşteri kızıştırmayın! Birbirinize buğzetmeyin! Birbirinize sırt çevirmeyin! Biriniz diğerinin pazarlığı üzerine satış yapmasın!
Kardeş olun ey Allah’ın kulları!
Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu yardımsız bırakmaz, onu tahkir etmez.
-Üç defa kalbine işaret ederek- Takva şuradadır!
Kişiye kötülük namına Müslüman kardeşini tahkir etmesi kâfidir. Müslümanın her şeyi, kanı, malı ve ırzı Müslümana haramdır.”14
3- İnsanlarla iyi geçinmek
Âlemlerin Rabbi Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“İyilikle kötülük eşit olmaz. Sen en güzel olan bir tarzda (kötülüğü) uzaklaştır. O zaman (görürsün ki,) seninle onun arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost(un) oluvermiştir.
Buna da, sabredenlerden başkası kavuşturulamaz. Ve buna, büyük bir pay sahibi olanlardan başkası da kavuşturulamaz.”15
Ali b. Ebî Talha bildiriyor:
İbn Abbas (r.anhuma) bu âyeti açıklarken şöyle demiştir:
-Yüce Allah mü’minlere, öfke ânında sabır göstermeyi, kaba bir davranış karşısında hoşgörüyü, kötülüğe uğrama karşısında da affetmeyi emretmiştir. İşte böyle yaparlarsa, yüce Allah onları şeytandan korur ve düşmanları, yakın dostlarıymış gibi onlara boyun eğer.16
İbn Abbas (r.anhuma), bu konuda şunu da beyân etmiştir:
-Sana kötülük yapana selâm ile karşılık ver ki, bakarsın seninle arasında düşmanlık olan kişi sana yakın olan bir dost oluvermiştir.17
a- Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet eder.
Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurur:
“Mü’min, sevgiyle yaklaşan biridir. Sevmeyen ve sevilmeyen kişide de hayır yoktur.”18
b- Ebû Hüreyre (r.a.)›dan.
Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“Kim kolay geçimli, yumuşak huylu ve insanlara yakın olursa, Allah onu cehenneme haram kılar.”19
c- Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’ın rivayetiyle şöyle buyurur Rasûlullah (s.a.s.):
“Size, cehenneme haram kılınan veya cehennemin kendisine haram kılındığı kişileri haber vereyim mi? 

Cehennem ateşi, insanlarla iyi geçinen, onlara yumuşak davranan, cana yakın olan ve kolaylık gösteren herkese haram kılınır.”20
d- Abdullah b. Amr (r.a.)’dan.
Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“Küçüğümüze acımayan ve büyüğümüzün hakkını tanımayan bizden değildir.”21
4- Yardımseverlik
Muvahhid mü’minler, üzerlerinde olan haklarına göre yakın çevreden en uzak yere kadar diğer insanlara yardım etmeli, imkânlarınca maddî ve manevî ihtiyaçlarını İslâmî ölçülerde gidermelidir... İnsanlarla iyi geçinmek, iyilik üzere olmak ve toplumsal barışı sağlamak için, hayır üzere yardımlaşmak gerekir... İnsanlara yapılacak en büyük yardım, onları ebedî cehenneme düşüren en büyük zulüm olan şirkten, yani Allah’a ortak koşmaktan ve küfürden kurtulmalarını sağlamaktır... Sonra insanların birbirlerine yaptıkları zulümleri engellemek ve daha sonra diğer ihtiyaçlarını temin etmek yardımlaşmanın değişmez ilkeleridir...
Rabbimiz Allah şöyle buyurur:
“Gerçekten, Allah, kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışında kalan ise, dilediğini bağışlar. Kim Allah’a şirk koşarsa, doğrusu büyük bir günahla iftira etmiş olur.”22
“Şüphesiz şirk, gerçekten büyük bir zulümdür.”23
“Zulmedenlere eğilim göstermeyin, yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka velîleriniz yoktur, sonra yardım göremezsiniz.”24
Rasûlullah (s.a.s.)’in bu konudaki emirlerinden bazıları şunlardır!..
a- Enes b. Mâlik (r.a.) anlatıyor:
Rasûlullah (s.a.s.):
“Sen Müslüman kardeşine, ister zalim olsun, ister mazlum olsun yardım et!” buyurdu.
Bir adam:
-Ya Rasûlallah, Müslüman kardeş mazlum olduğu zaman ona yardım ederim, fakat o, zalim olduğu zaman ben ona nasıl yardım ederim, bana haber ver! dedi.
Rasûlullah (s.a.s.):
“Onu zulümden ayırırsın -yahut- onu zulümden menedersin. İşte bu menetmek, ona yardımdır!” buyurdu.25
b- İbn Ömer (r.anhuma) rivayet eder.
Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Müslüman, Müslümana zulmetmez. Müslüman, Müslümanı (tehlikede ve musibette) terk etmez. Her kim Müslüman kardeşinin hacetinde bulunursa, Allah da onun hacetini yerine getirir. Her kim bir Müslümandan bir keder (bir darlık) giderip onu ferahlatırsa, Allah da onun, kıyamet gününde kederlerinden bir kederini giderip ferahlatır. Her kim bir Müslümanı (dünyadaki ayıbından) örterse, Allah da onu kıyamet gününde örter.”26
c- Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet eder.
Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“Mü’min, mü’minin aynasıdır ve mü’min, mü’minin kardeşidir. Onun geçimini muhafaza eder ve onu arkadan da çepeçevre sarıp (tehlike ve zararlardan) korur.”27
d- Enes b. Mâlik (r.a.)’dan.
Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“İnsanlara iyilik yapmak, kişiyi kötü akibetlerden, afetlerden, helâk edici tehlikelerden korur. Dünyada iyilik yapan kimseler, âhirette de iyi olacak kimselerdir.”28
5- İnsanların hatalarını örtücü olmak
Toplum içinde beraber yaşadıkları insanların, toplumu bozucu olmayan hatalarını örtmek, özellikle mü’min kardeşinin kusurlarını örtücü olmak, güzel ahlâk sahibi muvahhid mü’minlerin vazifesidir... Gün görmüş hikmet ehlinin beyân ettiği gibi, “hatasız kul olmaz” ve “hatasız dost arayan dostsuz kalır” gerçeğini unutmamak gerek... Hata işleyenlere nasihatçı olmak, onların hatalarını düzeltmek, kusurlarını giderip iyi insan olmalarını ve güzel ahlâk sahibi şahsiyetler hâline gelmelerini sağlamak, gerek akîde konusunda, gerekse amel konusunda salihlerden olmalarına vesile olmaya çalışmak her muvahhid mü›minin toplumsal görevidir...
Toplumda kötülüğü yayanlar veya yayılması hoşlarına giden ahlâksız ve düşük seviyeliler, âyet-i kerîmede yerilmiştir... Onlar için, Rabbimiz Allah şöyle buyurur:
“Çirkin utanmazlıkların (fuhşun) iman edenler içinde yaygınlaşmasından hoşlananlara, dünyada ve âhirette acıklı bir azab vardır. Allah bilir, siz ise bilmiyorsunuz.”29
a- İbn Ömer (r.anhuma) anlatır:
Rasûlullah (s.a.s.), minbere çıkarak yüksek sesle şöyle buyurdu:
“Ey diliyle Müslüman olup iman kalbine işlememiş olanlar, Müslümanları üzmeyin! Onları ayıplamayın! Onların kusurlarını araştırmayın! Şurası muhakkaktır ki, her kim, Müslüman kardeşinin ayıbını araştırırsa, Allah, onun ayıbını meydana koyar ve Allah, her kimin ayıbını meydana koyarsa, evinin içinde bile olsa onu rezil-kepaze eder.”30
b- Ukbe b. Âmir (r.a.)’dan.
Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“(Bir Müslümana ait) herhangi bir kusuru görüp de onu saklayan kimse, diri diri mezara gömülen bir kız çocuğunu (o) mezardan çıkararak hayata kavuşturan kimse gibidir.”31
c- Zeyd b. Vehb anlatır:
İbn Mes›ûd’a (bir adam) getirilmiş de:
-Bu adamın sakalından şarap damlıyor, denmiş.
Abdullah b. Mes’ûd (r.a.) da:
-Biz (gizli) kusur araştırmaktan nehyedildik, fakat bize bir suç açıkça görünecek olursa onu cezalandırırız, cevabını vermiş.32
6- Merhamet edici ve affedici olmak
Toplumsal hayatta birlikte yaşayan insanların, birbirlerine karşı acıma duygusuyla merhamet etmeleri ve birbirlerini hoşgörerek kusurlarını affedici oluşları, birbirine karşı sevgi ve saygıyı arttırır, barış ortamı oluşturur, huzurun ortaya çıkmasını sağlar ve mutluluğu yaygınlaştırır... Özellikle mü’min Müslümanların arasında hayrın ve güzelliğin çoğalmasını gündeme getirir, kardeşlik bağlarını sıkılaştırır, iyiliğin ziyadeleşmesini ve kalplere yerleşmesini oluşturur...
Yegâne Rabbimiz ve kendisinden başka kanun koyucu hak ilâh olmayan Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Onlar (o mü’minler), bollukta da, darlıkta da infak edenler, öfkelerini yenenler ve insanlar(daki hakların)dan bağışlama ile (vaz)geçenlerdir. Allah, iyilik yapanları sever.”33
a- Mü’minlerin annesi Âişe (r.anha) anlatıyor:
-Rasûlullah (s.a.s.) -dünya işlerinden- iki şey arasında muhayyer kalındığında mutlaka onlardan -günah olmadığı müddetçe- en kolay olanını alırdı. Eğer günah gerektirecek olursa, o kolay şeyden insanların en uzak bulunanı Rasûlullah olurdu.
Rasûlullah, kendisi için kin tutup öç almamıştır. Ancak Allah’ın hürmetine saygısızlık edilmesi hâli müstesnâdır. İşte bu hâlde yapılan hürmetsizlik sebebiyle Allah için (öfkelenir), intikam alırdı.34
b- Ebû Hüreyre (r.a.)›dan.
Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“Sadaka hiçbir malı eksiltmez. Af sebebiyle Allah, bir kulun ancak şerefini arttırır. Ve bir kimse Allah için tevazu gösterirse, Allah, onu ancak yükseltir.”35
c- Huzeyfe (r.a.) rivayet eder.
Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“ ‘Herkes iyilik yaparsa, biz de iyilik yaparız ve onlar, haksızlık yaparsa, biz de haksızlık yaparız’ diyen taklitçi(lerden) olmayın! Fakat kendinizi, herkes iyilik yaparsa, iyilik yapmaya ve şayet kötülük yaparlarsa, haksızlık yapmamaya hazırlayınız!”36
d- Cerîr b. Abdillah (r.a.)’dan.
Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“Her kim insanlara merhamet etmezse, Allah Azze ve Celle de ona rahmet etmez.”37
e- Abdullah b. Amr b. el-Âs (r.a.) rivayet eder.
Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“Merhamet edin ki, sizlere de merhamet edilsin. Bağışlayın ki sizler de bağışlanasınız. Öğrendikleriyle amel etmeyenlere yazıklar olsun! Yaptıklarının günah olduğunu bildikleri hâlde bunda ısrar edenlere yazıklar olsun!”38
7- Mü’minlerin gıybetini yapmamak ve onlardan küsmemek
Âlemlerin Rabbi Allah Azze ve Celle şöyle buyurdu:
“Ey iman edenler, zandan çok kaçının, çünkü zannın bir kısmı günahtır. Tecessüs etmeyin (birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın). Kiminiz, kiminizin gıybetini yapmasın (arkasından çekiştirmesin). Sizden biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte, bundan tiksindiniz. Allah’tan korkup sakının. Şüphesiz Allah, tevbeleri kabul edendir, çok esirgeyendir.”39
Mü’min müslümanların gıyabında, duydukları vakit rahatsız olacakları konuşmaların yapılması haram kılınmıştır... Muvahhid mü’minler, bu konuda çok dikkatli olmalı, bu harama düşmemeye gayret etmeli ve bu günahtan sakınmalıdır... Ayrıca, gıybetin hangi hâllerde caiz olduğunu da iyi bilmeli ve ona göre davranmalıdır...40 Bu, hassas bir konudur!.. Sınırlara dikkat edilmeli ve ölçüyü iyi hesap etmelidir...
Muvahhid mü’minler, birbirlerine küsmemeli ve küslüğü gündeme getirecek sözlerden, hareketlerden uzak durmalıdırlar... Devamlı olarak birlik ve beraberliklerini sıcak tutmalı, bu vahdeti bozucu şeylerden sakınmalıdırlar... Eğer bir küslük gündeme gelirse, bunun üç günden fazla sürmesi, ayrıca kin tutup düşmanlık hâline gelmesi asla câiz değildir... Birbirlerine küsen mü’min Müslümanların araları düzeltilmeli, helâlleştirilmeli ve tekrarı önlenmelidir...
Önderimiz Rasûlullah (s.a.s.)’in bu konudaki buyruklarına bakalım!..
a- Ebû Hüreyre (r.a.)›ın rivayetiyle şöyle buyurur Rasûlullah (s.a.s.):
“Gıybet nedir bilir misiniz?” diye sormuş.
Ashab:
-Allah ve Rasûlü bilir, demişler.
Rasûlullah:
“Kardeşini hoşlanmadığı bir şeyle anmandır!” buyurmuş.
-Ya kardeşimde benim söylediğim bulunursa, ne buyurursun? diye sorulmuş.
Rasûlullah:
“Söylediğin onda varsa, onu gıybet ettin demektir. Eğer onda yoksa, ona bühtan (iftira) etmiş olursun!” buyurmuşlar.41
b- Enes b. Mâlik (r.a.) rivayet eder.
Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurur:
“Birbirinizle buğz (ve düşmanlık) yarışına girmeyiniz! Birbirinize hased etmeyiniz! Birbirinize sırt çevirip ayrılmayınız!
Ey Allah’ın kulları, birbirinizle kardeşler olunuz! 
Bir Müslümanın, din kardeşini üç günden fazla bırakması (küs durması) helâl olmaz!”42
c- Ebû Hüreyre (r.a.)›dan.
Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurur:
“Cennet kapıları, pazartesi ve perşembe günleri açılır. Ve Allah’a hiçbir şeyi şirk koşmayan her kula (günahları) mağfiret buyurulur. Yalnız din kardeşi ile arasında düşmanlık bulunan kimse müstesnâ! (Onlar hakkında) şu iki kişiye barışıncaya kadar mühlet verin! Şu iki kişiye barışıncaya kadar mühlet verin! Şu iki kişiye barışıncaya kadar mühlet verin! denilir.”43
8- El emeği- Alın Teri
“Şüphesiz insana kendi emeğinden (çalışmasından) başkası yoktur.
Şüphesiz kendi emeği (çalışması) görülecektir.
Sonra ona en noksansız karşılık verilecektir.”44 diye buyurur yegâne Rabbimiz Allah Teâlâ...
Muvahhid mü’min Müslümanlar, ister İslâm’ın hükümlerinin geçerli olduğu İslâm Devleti›nin iktidarda bulunduğu «Daru›l-İslâm»da, ister İslâm’ın ve Müslümanların mahkûm edildiği, şirk hükümlerinin egemen olduğu “Daru’l-Harb”de yaşamış olsunlar, mutlaka rızıklarını helâl ve temiz kazanç yollarından temin etmekle mükelleftirler... İmkânları nisbetince çalışmak, kendilerinin ve çoluk-çocuklarının rızkını kazanmak üzerlerine ânın vâcibidir... Mü’min Müslüman şahsiyet, çalışkan olmalı, tembel ve başkalarına el-avuç açan asalak olmamalıdır!..
a- el-Mikdâm (r.a.) rivayet etti. 
Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“Hiç kimse kendi elinin çalışmasını yemekten daha hayırlı bir yiyecek asla yememiştir. Allah’ın Peygamberi Dâvûd (a.s.) da kendi elinin emeğinden yer idi.”45
b- Mü’minlerin annesi Âişe (r.anha)’dan.
Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“İnsanın yediği şeyin en temizi, kendi kazancından olandır ve kişinin çocuğu onun kazancındandır.”46
c- Cabir b. Abdillah (r.anhuma) rivayet eder.
Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurur:
“Ey insanlar, Allah’tan korkunuz ve (dünyalığı) istemekte mûtedil olunuz (ifrat ve tefritten sakınınız). Çünkü rızkı gecikse bile tamamını almadıkça hiçbir nefis ölmeyecektir. O hâlde rızık talebinde Allah’tan korkunuz ve (dünyalığı) istemede mûtedil olunuz. Helâl olanı alınız ve haram olanını bırakınız.”47
Ebû Hüreyre (r.a.)›dan.
Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“Kuvvetli mü’min Allah’a, zayıf mü’minden daha hayırlı ve daha makbuldür. Amma her birinde hayır vardır. Sana fayda veren şeye çaba göster, çalış. Allah’tan yardım dile ve âciz olma! Başına bir şey gelirse, ‘Şöyle yapsaydım şöyle olurdu’ deme! Velâkin (bu) Allah’ın kaderi, O, ne dilerse yapar, de! Çünkü eğer (kelimesi) şeytanın amelini açar.”48
e- Enes b. Mâlik (r.a.) rivayet etti.
Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurur:
“Helâl rızık talep etmek, her Müslüman için farzdır.»49
Helâl rızık elde edilecek sahaların ve ortamın hazırlanması gerekir!.. Böyle bir ortamın meydana gelmesi ise, Allah Teâlâ’nın hükümlerine göre helâller ve haramların belirlenmesi, helâllerin serbest, haramların yasaklanması ile gerçekleşir... Muvahhid mü’minler, dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, önce helâl rızık elde edecekleri ortamı hazırlamak için elbirliği ile çalışmalıdırlar... Başta şirk ve küfür olmak üzere haramların egemenliğinde helâl rızkın elde edilmesinin zorluğu malumdur!..
“Artık ey basiret sahipleri ibret alın.”50
Nisâ, 4/1.
Hucurât, 49/13.
Zuhruf, 43/32.
Enfâl, 8/46; Nisâ, 4/59.
Sahîh-i Buhârî, Bed’i’l-Vahy, B.1, Hds.1.
Sahîh-i Müslim, Kitâbu’l-İmâre, B.45, Hds.155.
Sünen-i Nesâî, Kitâbu’t-Tahâre, B.60, Hds.75.
Sünen-i Tirmizî, Kitâbu Fedâili’l-Cihâd, B.16, Hds.1698.
Sünen-i Ebû Dâvûd, Kitâbu’t-Talâk, B.10, Hds.2201.
Sünen-i İbn Mâce, Kitâbu’z-Zühd, B.26, Hds.4227.
İmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, çev. Hüseyin Yıldız, vdğ.İst.2014, c.15, sh.342-343, Hds.22064-22065.
İmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.15, sh.343, Hds.22066.
Sünen-i İbn Mâce, Kitabü’z-Zühd, B.26, Hds.4229-4230.
Sünen-i Ebû Dâvûd, Kitâbu’l-Edeb, B.5, Hds.4790.
Sünen-i Tirmizî, Kitâbu’l-Birri ve’s-Sılâ, B.41, Hds.2030.
Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek, çev. M. Beşir Eryarsoy, İst.2013, c.1, sh.306-307, Hds.137-138.
İmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.1, sh.296, Hds.372.
Beyhakî, Şu‘abu’l-Îmân, çev.Hüseyin Yıldız, vdğ.İst.2015, c.8, sh.43, Hds.7762-7763.
Sünen-i Tirmizî, Kitâbu’l-Menâkıb, B.45, Hds.3926.
İmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.17, sh.314, Hds.24964.
Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek ale’s-Sahîhayn, c.6, sh.547-548, Hds.4539-4542.
İbn Sa›d, Tabakât, çev.Prof. Dr. Hikmet Akdemir, vdğ.İst.2014, c.3, sh.306-307.
İbn Hacer el-Askalânî, el-İsâbe- Sahâbe-i Kiram Ansiklopedisi, çev. Naim Erdoğan, İst.2009, c.3, sh.476. Ebû Ya’lâ’dan.
Hucurât, 49/10.
Tevbe, 9/71.
Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’l-Îmân, B.6, Hds.6.
Sahîh-i Müslim, Kitâbu’l-Îmân, B.17, Hds.71.
Sünen-i Tirmizî, Kitâbu Sıfatu›l-Kıyâme, B.22, Hds.2634.
Sünen-i İbn Mâce, Mukaddime, B.9, Hds.66.
Sünen-i Nesâî, Kitâbu’l- Îmân, B.19, Hds.4983.
Sünen-i Dârimî, Kitâbu’r-Rikâk, B.29, Hds.2743.
İmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.1, sh.228-229, Hds.243-247.
Beyhakî, Şu‘abu’l-Îmân, c.10, sh.387, Hds.10613.
Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’l-Edeb, B.27, Hds.41.
Sahîh-i Müslim, Kitâbu’l-Birri ve’s-Sılâ, B.17, Hds.66.
İmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.15, sh.537-540, Hds.22496-22504.
Beyhakî, Şu‘abu’l-Îmân, c.10, sh.398, Hds.10628.
Sahîh-i Müslim, Kitâbu’l-Birri ve’s-Sılâ, B.17, Hds.67.
İmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.15, sh.538, Hds.22498.
Sahîh-i Müslim, Kitâbu’l-Birri ve’s-Sılâ, B.10, Hds.32.
Sünen-i İbn Mâce, Kitâbu’l-Fiten, B.2, Hds.3923.
Kitâbu’z-Zühd, B.23, Hds.4213.
İmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.11, sh.67, Hds.15527. c.15, sh.531, Hds.22483.
İmam Ebû Muhammed Abdulhamid b. Humeyd b. Nasr el-Kissî, el-Müntehâb-Abd b. Humeyd Müsnedi, çev.Serkan Ünal, Konya, 2015, sh.680, Hds.1442.
Beyhakî, Şu‘abu›l-Îmân, c.10, sh.403, Hds.10637.
Fussilet, 41/34-35.
Beyhakî, es-Sünenü’l-Kebîr, çev.Hüseyin Yıldız, vdğ.İst.2016, c.13, sh.119, Hds.13428.
Celâleddin es-Suyûtî, ed-Dürrü’l-Mensûr fi’t-Tefsîr bi’l-Me’sûr, çev.Hüseyin Yıldız, İst.2012, c.13, sh.113. İbn Cerîr, İbnu’l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim’den.
Celâleddin es-Suyûtî, ed-Dürrü’l-Mensûr, c.13, sh.113. İbn Merdûye’den.
İmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.1, sh.300, Hds.380. c.16, sh.146, Hds.23181-23182.
Beyhakî, Şu‘abu›l-Îmân, c.8, sh.44-45, Hds.7766-7767.
Nûreddin el-Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, çev. Hüseyin Kaya, İst.2015, c.13, sh.355-356, Hds.13096-13099. Bezzâr ve Taberânî’den.
Beyhakî, Şu‘abu›l-Îmân, c.8, sh.46, Hds.7770-7772.
Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek, c.1, sh.377, Hds.446.
Hennâd b. es-Serî, Kitâbü’z-Zühd, çev. Dr. Musa Akpınar- Dr.Faik Akçakoca, İst.2017, sh.618, Hds.1262.
Hennâd b. es-Serî, Kitâbü’z-Zühd, sh.618, Hds.1263.
Sünen-i Tirmizî, Kitâbu Sıfatu›l-Kıyame, B.15, Hds.2606.
Beyhakî, Şu‘abu’l-Îmân, c.8, sh.45, Hds.7769.
Sünen-i Ebû Dâvûd, Kitâbu’l-Edeb, B.58, Hds.4943.
Sünen-i Tirmizî, Kitâbu’l-Birri ve’s-Sılâ, B.15, Hds.1984.
İmam Buhârî, el-Edebü’l-Müfred, B.163, Hds.353-356.
İmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.15, sh.625-626, Hds.22713-22716.
Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek, c.1, sh.369, Hds.216.
Nisâ, 5/48, 116.
Lokmân, 31/13.
Hûd, 11/113.
Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’l-İkrâh, B.7, Hds.12.
Kitâbu’l-Mezâlim ve’l-Gasb, B.4, Hds.4-5.
Sahîh-i Müslim, Kitâbu’l-Birri ve’s-Sılâ, B.16, Hds.62.
Sünen-i Tirmizî, Kitâbu’l-Fiten, B.58, Hds.2356.
İmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.15, sh.544, Hds.22515-22516.
Beyhakî, Şu‘abu’l-Îmân, c.7, sh.302, Hds.7201.
Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’l-Mezâlim ve’l-Gasb, B.3, Hds.3.
Kitâbu’l-İkrâh, B.7, Hds.11.
Sahîh-i Müslim, Kitâbu’l-Birri ve’s-Sılâ, B.15, Hds.58.
Sünen-i İbn Mâce, Mukaddime, B.17, Hds.225.
Sünen-i Ebû Dâvûd, Kitâbu’l-Edeb, B.38, Hds.4893. B.60, Hds.4946.
Sünen-i Tirmizî, Kitâbu’l-Hudûd, B.3, Hds.1449.
İmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.15, sh.536, Hds.22493.
Beyhakî, Şu‘abu’l-Îmân, c.7, sh.306, Hds.7208-7209.
İmam Nesâî, es-Sünenü’l-Kübrâ, çev. Hasan Yıldız, İst.2011, c.6, sh.654, Hds.7251.
Sünen-i Ebû Dâvûd, Kitâbu’l-Edeb, B.49, Hds.4918.
İmam Buhârî, el-Edebü’l-Müfred, B.120, Hds.239.
Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek, c.1, sh.571, Hds.437.
Nûreddin el-Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, c.5, sh.178, Hds.4639. Taberânî, el-Mu’cemu’l-Evsat, Ümmü Seleme (r.anha)’dan.
Nûr, 24/19.
Sünen-i Tirmizî, Kitâbu’l-Birri ve’s-Sılâ, B.84, Hds.2101.
Sünen-i Ebû Dâvûd, Kitâbu’l-Edeb, B.35, Hds.4880.
İmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.16, sh.467, Hds.23904-23905.
Sünen-i Ebû Dâvûd, Kitâbu’l-Edeb, B.38, Hds.4891.
İmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.15, sh.547-549, Hds.22521-22525.
İmam Nesâî, es-Sünenü’l-Kübrâ, c.6, sh.650-651, Hds.7241-7243.
İmam Buhârî, el-Edebü’l-Müfred, B.323, Hds.758.
Sünen-i Ebû Dâvûd, Kitâbu’l-Edeb, B.37, Hbr.4890.
Âl-i İmrân, 3/134.
Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’l-Menâkıb, B.23, Hbr.67.
Kitâbu’l-Hudûd, B.11, Hbr.15.
Kitâbu’l-Edeb, B.80, Hbr.151.
Sahîh-i Müslim, Kitâbu’l-Fedâil, B.20, Hbr.77-78.
Sünen-i Ebû Dâvûd, Kitâbu’l-Edeb, B.4, Hbr.4785.
İmam Mâlik, Muvatta’, Kitâbu Hüsnu›l-Hulk, Hbr.2.
İmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.18, sh.212-217, Hbr.25778-25787.
Ebû Bekr Abdullah b. Ez-Zübeyr b. Îsâ el-Kureşî el-Humeydî, Müsned-i Humeydî, çev. Yusuf Ertuğrul, Konya, 2015, sh.127, Hbr.260.
Sahîh-i Müslim, Kitâbu’l-Birri ve’s-Sılâ, B.19, Hds.69.
Sünen-i Tirmizî, Kitâbu’l-Birri ve’s-Sılâ, B.81, Hds.2098.
Sünen-i Tirmizî, Kitâbu’l-Birri ve’s-Sılâ, B.62, Hds.2075.
Sahîh-i Müslim, Kitâbu’l-Fedâil, B.15, Hds.66.
Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’l-Edeb, B.27, Hds.43.
Sünen-i Tirmizî, Kitâbu’l-Birri ve’s-Sılâ, B.16, Hds.1987.
İmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.15, sh.598-601, Hds.22641-22654.
İmam Buhârî, el-Edebü’l-Müfred, B.53, Hds.96-97.
İmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.15, sh.601, Hds.22655.
İmam Buhârî, el-Edebü’l-Müfred, B.176, Hds.380.
Hucurât, 49/12.
Bkz.İmam Nevevî, el-Ezkâr- Peygamberimizden (s.a.s.) Duâlar ve Zikirler, çev. Emre Gani, İst.2017, sh.527-530. “Dördüncü Konu- Gıybeti Mübah Olanlar.”
Hüccetü’l-İslâm İmam Gazâlî, İhyâu Ulûmi›d-Dîn, çev. Ahmed Serdaroğlu, İst.1989, c.3, sh.337-340.
Sahîh-i Müslim, Kitâbu’l-Birri ve’s-Sılâ, B.20, Hds.70.
Sünen-i Ebû Dâvûd, Kitâbu’l-Edeb, B.35, Hds.4874.
Sünen-i Tirmizî, Kitâbu’l-Birri ve’s-Sılâ, B.23, Hds.1999.
Sünen-i Dârimî, Kitâbu’r-Rikâk, B.6, Hds.2717.
İmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.16, sh.465-466, Hds.23900-23903.
Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’l-Edeb, B.57, Hds.94.
Sahîh-i Müslim, Kitâbu’l-Birri ve’s-Sılâ, B.7, Hds.23.
Sünen-i Tirmizî, Kitâbu’l-Birri ve’s-Sılâ, B.24, Hds.2000.
Sünen-i Ebû Dâvûd, Kitâbu’l-Edeb, B.47, Hds.4910.
Sünen-i İbn Mâce, Kitâbu’d-Duâ, B.5, Hds.3849.
İmam Mâlik, Muvatta’, Kitâbu Hüsnü›l-Hulk, Hds.14-15.
İmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.16, sh.386-387, Hds.23706-23711.
Abdurrezzâk es-San’ânî, Musannef, çev. Zekeriya Yıldız, vdğ.İst.2013, c.11, sh.212, Hds.20222-20223.
Sahîh-i Müslim, Kitâbu’l-Birri ve’s-Sılâ, B.11, Hds.35.
Sünen-i Ebû Dâvûd, Kitâbu’l-Edeb, B.47, Hds.4916.
Sünen-i Tirmizî, Kitâbu’l-Birri ve’s-Sılâ, B.75, Hds.2092.
İmam Mâlik, Muvatta’, Kitâbu Hüsnü›l-Hulk, Hds.17.
İmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.16, sh.397, Hds.23731-23734.
İmam Buhârî, el-Edebü’l-Müfred, B.192, Hds.411.
Abdurrezzâk es-San’ânî, Musannef, c.11, sh.213, Hds.20226.
Necm, 53/39-41.
Sahîh-i Buhârî, Kitâbu’l-Buyû, B.15, Hds.24.
Sünen-i İbn Mâce, Kitâbu’t-Ticâre, B.1, Hds.2138.
İmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.10, sh.607, Hds.15084-15085.
İmam Beyhakî, el-Âdâb, çev. Dr. Faik Akçakoca, vdğ.İst.2016, sh.550, Hds.955.
Sünen-i Ebû Dâvûd, Kitâbu’l-İcâre, B.77, Hds.3528.
Sünen-i İbn Mâce, Kitâbu’t-Ticâre, B.1, Hds.2132.
Sünen-i Tirmizî, Kitâbu’l-Ahkâm, B.22, Hds.1372.
Sünen-i Nesâî, Kitâbu’l-Buyû, B.1, Hds.4427-4430.
Sünen-i Dârimî, Kitâbu’l-Buyû, B.6, Hds.2540.
İmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.10, sh.609, Hds.15088-15091.
Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek, c.4, sh.24, Hds.2342.
Sünen-i İbn Mâce, Kitâbu’t-Ticâre, B.2, Hds.2144.
Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek, c.3, sh.592, Hds.2180.
İmam Beyhakî, el-Âdâb, sh.548, Hds.952.
İbnu›l-Cârûd, Efendimizin Dilinden İslâm Ahkâmı- el-Müntekâ, çev. Dr. Âdem Yerinde, İst.2006, sh.243, Hds.556.
Beyhakî, es-Sünenü’l-Kebîr, çev. Hüseyin Yıldız, vdğ.İst.2016, c.10, sh.378, Hds.10503.
Sahîh-i Müslim, Kitâbu’l-Kader, B.8, Hds.34.
Sünen-i İbn Mâce, Mukaddime, B.10, Hds.79.
Nûreddin el-Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, c.18, sh.167, Hds.18099. Taberânî’den.
İmam Hafız el-Münzirî, Hadislerle İslâm- Terğîb ve Terhîb, çev. A. Muhtar Büyükçınar, vdğ.İst.1985, c.4, sh.25, Hds.2.
el-Hafız Şihabu’d-din Ahmed b. Ali İbn Hacer el-Askalânî, Terğîb ve Terhîb, çev. Abdulvehhab Öztürk, İst.1982, sh.389, Hds.589.
Haşr, 59/2.

logo
Bugünün ihyasından yarının inşaasına
Bize Ulaşın

0(216) 612 78 22

0(216) 611 04 64

vuslat@vuslatdergisi.com

Ihlamurkuyu Mah. Alemdağ Cad.
Adalet Sok. No:11 P.K 34772
Ümraniye / İstanbul